Türkiye Müteahhitler Birliği, 2021 yılının ilk İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nu yayımladı. Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde 2021 yılı ve sonrası için bilinen ve planlanan 5,4 trilyon dolar büyüklüğünde projenin olduğuna dikkat çekilen raporda, Türk müteahhitlerinin bu projelerden pay alabilmesi için finansman temini ve yapıcı diplomasiye ihtiyaç olduğu vurgulandı.
“2021’in Başında Endişe ve Umut Bir Arada” başlığı ile yayımlanan analizde, evrensel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat sektöründe geçtiğimiz çeyrek döneme dair veriler kapsamlı şekilde değerlendirildi. Raporda, petrol üreticisi ve ihracatçısı ülkelerde artan fiyatlarla beraber yeni alt ve üst yapı yatırımları beklendiğine dikkat çekildi. 2021 yılı için en çok iş potansiyeli taşıyan ilk üç pazarın, toplam 40’ar milyar dolarlık proje portföyleriyle Suudi Arabistan, Nijerya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğu ifade edildi. İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde söz konusu tablonun, yapıcı diplomasi ve finansman temini ihtiyacının önemini öne çıkardığının altı çizildi.
Türkiye de ilk 10 içinde yer alacak Middle East Business Intelligence (MEED) verilerine göre raporda, 2021 sonrası dönem için Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde bilinen ve planlanan toplam proje tutarının 5,4 trilyon doları aşacağının hesaplandığı vurgulandı. “Bu çerçevede, en büyük pazarın 1,2 trilyon doların üzerinde bir portföyle Suudi Arabistan olacağı öngörülmektedir. Ülkeyi aşağı yukarı 700 milyar dolar tutarında sözleşme tutarıyla BAE ve 400 milyar dolar üzerinde sözleşme tutarı ile de Nijerya izlemektedir. Bu ülkeleri Mısır ve Irak izlerken; Kuveyt, Türkiye, Güney Afrika, Katar ve İran da bu çerçevede ilk 10 arasında bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi. Çalışmada, Türkiye’ye yönelik oluşturulan olumsuz algı sebebiyle Körfez’de, bilhassa Suudi Arabistan’da sektörün problemlerinin arttığına işaret edildi.
Ekim ayında ortak bir bildiri yayımlayan TOBB, TMB, TÜSİAD, DEİK, YASED, TESK, TİM ve MÜSİAD’ın Türk firmalarına yönelik ambargo programları sebebiyle Suudi Arabistan yetkililerine, işbirliği ve yapıcı diyalog çağrısında bulunulduğunun hatırlatıldığı raporda, “Toplam proje tutarı açısından Orta Doğu, Suudi Arabistan ülkeleri içinde 2., tüm pazarlar arasında da 6. ülke konumunda olması sebebiyle önem taşımaktadır. Bilhassa Suudi Arabistan pazarında yaşanan sorunların giderilmesi, Türkiye aleyhine oluşturulan algının bertaraf edilmesi her zamankinden önemli hale gelmektedir” denildi. Finansman temini için görüşmeler yapılıyor. Finansman temininin öneminin rekabetin yükseldiği mevcut koşullarda daha da arttığına dikkat çekilen raporda, TMB’nin çalışmaları ile ilgili şu bilgiler yer aldı: “Bu doğrultuda, TMB’nin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Bankası ve İslam Kalkınma Bankası’yla temasları söz konusu olup; diğer ülkelerin ihracat kredi kuruluşları ile diğer uluslararası kurum ve kuruluşlarla da bu hususta çalışmalar yürütülmektedir. Üçüncü ülkelerde işbirliği kapsamında Japonya ile finansman, girişimcilik, know-how içerecek güç birliği arayışı bulunmaktadır.”
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2020 yılını değerlendirdiği raporda genel ekonomi ve sektöre dair şu belirlemelere yer verildi:
Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında salgın öncesi ortaya konan yıllık 20 milyar dolar tutarında yeni projeye ulaşma hedefi, salgın önlemleri ve ekonomilerde neden olduğu tahribata paralel olarak yakalanamamıştır. Ticaret Bakanlığı verilerine göre; 2020 yılında sektör, yurtdışında 14,4 milyar dolar tutarında 299 proje üstlenmiştir. Gelinen noktada, sektörün yurtdışına açıldığı 1972 yılından bugüne kadar 128 ülkede üstlendiği 10.525 projenin toplam tutarı ise 418,6 milyar dolara ulaşmıştır.
Lider Pazar Yine Rusya
2020 yılında lider pazar 1,9 pay ile yine Rusya Federasyonu olmuş, ülkede 4,6 milyar dolar tutarında 54 projenin yapımı müteahhitlerimize ihale edilmiştir. İlk beş pazar içindeki diğer ülkeler Romanya (toplam tutarı 742,7 milyon dolar olan 7 proje), Hollanda (toplam tutarı 696,4 milyon dolar olan 15 proje), Kuveyt (toplam tutarı 841,1 milyon dolar olan 4 proje), Ukrayna (702,9 milyon dolar büyüklüğünde 9 proje) olarak sıralanmıştır. 2019 yılında Rusya’nın sonrasında ikinci sırada yer alan, körfezde en önemli pazarlardan Katar, 2020 yılında üstlenilen 565,6 milyon dolar tutarında 6 proje ile bu kez altıncı sıradadır. Afrika ülkeleri arasında ise Senegal, bu yılki ilk on pazar arasında 401,4 milyon dolar tutarında 2 proje ile yer almıştır.
Libya’da Özel Fon Bekleniyor
Sektörün halen en büyük üçüncü pazarı olan Libya’da ise Türk inşaat firmalarının problemlerinin çözümü için başlayan yeni süreçte, Türk firmaları tarafından görüşme isteğinde bulunulmuş; müzakereler için Libyalı işveren idarelerden Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi’nin Türk firmalarının projeleri için tahsis edeceği özel fonun beklenildiği öğrenilmiştir.
Küresel inşaat pazarının genelinde de pandeminin yarıdan fazla düşüşe yol açtığı değerlendirmeleri yapılmaktadır. Türk müteahhitlerinin, başta Sahra-altı Afrika olmak suretiyle ülkelerin gündeminde yer alacak kalkınma hamleleri ve altyapı ihtiyaçlarında, sektörün son derece riskli bölgelerde hem de uygun maliyetle ve kaliteli iş yapıyor olması avantaj olabilecektir.
Dağlık Karabağ Öncelikler Arasında
Dağlık Karabağ’da ortaya çıkacak ihtiyaçlar ile tekrar imar çalışmalarında Türk müteahhitlerinin aktif rol üstlenmeleri ve Azerbaycan ekonomisine en uygun şekilde katkıda bulunmaları önümüzdeki yılın ilk öncelikleri arasında bulunmaktadır.
Çok taraflı ekonomi kuruluşlarınca 2021 yıl için öngörülen evrensel ve bölgesel büyüme oranları, aşılama ile hız kazanacağı beklenen normalleşme süreci ile birlikte hesaba katıldığında, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde 20 milyar dolar tutarında yıllık yeni proje üstlenilmesi tekrar hedef olarak değerlendirilebilecektir.
Kentsel Dönüşüm Hızlandırılmalı
En temel ihtiyaç olan yapı güvenliğinin geliştirilmesi de ihmal edilmemesi gereken bir konu olarak gündemdeki yerini güvenliğini sağlamaktadır. Yaşanan İzmir depreminin sonrasında TMB öncülüğünde en önemli sektör STK’ları tarafından “Depreme Karşı Tekiz” sloganıyla konu ile ilgili bir Ortak Girişim başlatılmıştır. Girişim kapsamında “Ehil Yapı Müteahhidi”, “Güçlü Yapı Denetimi”, “Yetkin Mühendislik Sistemi”, “Mesleki Yeterlilik Belgeli İşgücü”, “Kaliteli Malzeme”, “Çok Yönlü İmar Mevzuatı ve Bilinçli Kamuoyu” başlıkları altında ihtiyaçlar öne çıkarılmaktadır. Ülkemizde devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarının bu konular kapsamında deprem bakış açısıyla sürdürülmesinin önemi vurgulanmaktadır. 1999 yılı Marmara Depremi’nin sonrasında ülke genelinde 1,5 milyon konut dönüştürülmüş olup; 2021’de 80 bin konutluk kentsel dönüşümün başlatılması beklenmekte, ancak 6 milyonun üzerinde konutta daha süren ihtiyaç dikkate alındığında söz konusu sürecin hızlandırılması gerektiği görülmektedir.
Yeni İnşaat Ruhsatı Alımı Artıyor
Yeni projelerde frene basan sektörde, yeni inşaat ruhsatı alımında son aylarda bir artış izlenmiştir. TÜİK’in Ocak – Eylül 2020 dönemi Yapı İzin İstatistikleri’ne göre; yapı ruhsatı verilen daire sayısı 2019 yılının genelinde 305 bin 938 iken 2020 yılının ilk 9 ayında 357 bin 807 olmuştur. Bu gelişmede, 2019 yılında sektörün içinde bulunduğu zor şartlarda verilen ruhsat sayısının esasen düşük olması (baz etkisi), Anadolu’daki TOKİ projeleri ve süresi dolan ruhsatlar için tekrar müracaatların yapılması biçiminde üç temel değişkenin etkisi izlenmiştir. Sektörde yapı kullanım izin belgesine geçiş ise hız kesmeye devam etmiştir. 2019 yılında 734 bin 373 konut için yapı kullanım izin belgesi alınmış iken bu sayı 2020 yılı ilk 9 ayında 423 bin 733 olmuştur.
Sektörde gözlenen büyümenin gelecek dönemde korunabilmesinin önünde, salgının yol açtığı belirsizliklerle beraber bazı temel problemler ve riskler bulunmaktadır. Sektörde borçluluk oranları yükselmiş durumdadır. Ayrıca yükselmeye başlayan faiz oranları, iç ve dış piyasalardaki gelişmeler paralelinde dalgalı bir seyir izleyen döviz kuru da sektördeki fonlama maliyetlerini artırmıştır. Yapım işlerinde ağırlıklı olarak kullanılan çimento, akaryakıt, demir, bitüm, boru gibi malzeme fiyatlarında son iki yıldır yüksek artışlar izlenmiştir. Ödeneklerdeki sorunlar ve maliyet artışları kapsamında fesih uygulamasına duyulan ihtiyaç artmıştır. Sözleşme feshi gerçekleştirmek isteyen firmalara bu hakkın kullanılabilmesi imkanı verilmesi durumunda sektördeki mevcut problemlerle artan kayıpların bir miktar sınırlandırılabileceği değerlendirilmektedir. Salgında ikinci dalganın kuvvetlenmesiyle devreye alınan kısıtlama önlemleri inşaat faaliyetlerine de olumsuz yansımıştır.