Maliye’nin müteahhitlere müjdesi, şirket ortaklarına ve ilişkili kişilere yapılan konut satışlarından doğan KDV iadeleri hakkında. Bu konu, Sayıştay Raporlarına bile konu oldu ! Ancak, Maliye yaptığı son düzenlemeyle, bu satışlardan doğan KDV iadelerinin önündeki engeli kaldırdı.
Müteahhitler ve inşaat şirketleri, inşa ettikleri konutların bir kısmını şirket ortaklarına, şirket ortaklarının yakınlarına ve ilişkili diğer kişilere satabiliyor. Bu, uygulamada sıkça karşılaşılan bir durum. Ortak ve ilişkili kişilere yapılan bu satışlar için fatura düzenleniyor, KDV hesaplanıyor ve beyan ediliyor. Buraya kadar bir problem yok ! Sorun bu satışlar ya da bu satışların da dahil olduğu bütün satışlar için KDV iadesi talep edildiğinde ortaya çıkıyor. Maliye, bu tür satışlar sebebiyle KDV iadesi yapmıyordu. Müteahhitler bu durumda dava açıp, KDV iadelerini yargı kararlarına göre alabiliyorlardı.
Maliye’nin KDV İadesi Yapmama Gerekçesi Neydi ?
Maliye, müteahhitlerin ve inşaat şirketlerinin ortaklarına ve ilişkili şirketlere yaptıkları yüzde 1 ya da 8 KDV’ye tabi konut satışlarının, daha sonra başkalarına satılabileceği dikkate alındığında nihai tüketim amaçlı olmadığı ve teslim sayılamayacağı, bundan dolayı bu satışlar sebebiyle iade talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı görüşündeydi. Bu görüşünü verdiği birçok özelgede de belirtmişti.
Hatta bu husus Sayıştay Raporlarına bile konu olmuştu ! Sayıştay, bu satışların nihai tüketim amaçlı satış olmadığı ve bu nedenle söz konusu satışlar sebebiyle yüklenilen KDV’lerin iade hesabına dahil edilmemesi gerektiğini belirterek, Maliye’nin bu görüşü ve programını onaylamıştı.
Yargının Bu Konudaki Görüşü Nasıldı ?
Yargı organları, KDV Kanununun 2. Maddesinde teslimin tanımı yapılırken nihai tüketimden bahsedilmediği, teslim için aranılan tek koşulun tasarruf hakkının devredilip devredilmediği olduğu, indirimli KDV oranına tabi konut satışlarından doğan KDV iadesinin düzenlendiği KDV Kanunu’nun 29/2. Maddesi ile bu iadenin usul ve esaslarının düzenlendiği KDV Genel Uygulama Tebliği’nde ortaklara ve ilişkili şirketlere yapılan konut satışlarının teslim sayılmamasını gerektirecek yasal bir düzenleme bulunmadığı ve bu satışların teslim sayılabilmesi için nihai tüketim amaçlı olarak yapılması gerektiği konusunda bir şartın da düzenlenmemiş olduğu, bu nedenle şirket ortakları ve ilişkili şahıslara yapılan konut satışları sebebiyle yüklenilip indirim konusu yapılamayan KDV’lerin de iade edilmesi gerektiği görüşünde. Bu hususta verilmiş birçok yargı kararı bulunuyor.
Müteahhitler Maliye – Yargı Arasında Kaldı, İadesi Reddedilen Yargıya Gitti !
Maalesef hemen her olayda olduğu gibi, müteahhitler bu hususta da Maliye ve Yargı arasında sıkışıp kaldı. KDV iade taleplerinin reddedilmesi üzerine konuyu yargıya taşıdılar, KDV iadelerini de bu yolla aldılar.
Bu zorlu süreç hem Müteahhitleri hem de Maliye ve Yargıyı yordu !
Müteahhitler iadelerini mahkeme süreci sebebiyle geç aldı, Maliye kaybettiği davalar sebebiyle her dava için tek tek mahkeme masrafı ve avukatlık vekalet ücreti ödedi. Yargının ise açılan bu davalar sebebiyle iş yükü son derece arttı.
Maliye’nin yerleşik hale gelen yargı kararlarının aksine kendi görüşünde uzunca bir süre ısrar etmesi, dava masrafı ve vekalet ücreti ödemelerinin ötesinde, KDV iadesi alan müteahhitlerin mağduriyetine neden oldu ! Bu tür mağduriyetlerin yaşanmaması bakımından, yalnızca Maliye değil, ilgili tüm kamu idarelerinin amacını aşan yorumlardan kaçınmaları şart.
Maliye, KDV İadesinin Önünü Açtı !
Maliye, 5 Şubat 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayınladığı 34 No.lu KDV Tebliği ile, yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara dair KDV iade taleplerinin, konutun fiilen kullanımına dair başkaca bir belge aranmasına ya da bu bağlamda bir yoklama yapılmasına gerek bulunmaksızın değerlendirmeye alınmasına yönelik düzenleme yaptı.
Tebliğ ile, konut teslimlerinden doğan KDV iadelerinde yaşanan iki önemli problem çözümlendi:
Birincisi; indirimli orana tabi konut teslimleri sebebiyle iade isteğinde bulunulabilmesi için konutların tamamlanarak alıcılara fiilen teslim edildiğinin tevsik edilmesi gerekiyor. Vergi daireleri, konut teslimleri yapılmış olsa da, konutun fiilen konut olarak kullanıldığının elektrik, su, doğalgaz aboneliği gibi binanın fiilen kullanıldığını gösteren resmi makamların vereceği belgelerle tevsik edilmesini istiyor, bazen bunu da yeterli kabul etmeyerek yoklama yapıyor ve yoklama sonucuna göre iadenin yapılıp yapılmayacağına karar veriyordu. Yapı kullanma izin belgesinin olup olmaması ya da tapuda devir prosedürünün yapılıp yapılmaması da durumu değiştirmiyordu. 34 No.lu Tebliğ ile, yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara dair KDV iadelerinin, konutun fiilen kullanımına dair başkaca bir belge aranmasına ya da bir yoklama yapılmasına gerek bulunmaksızın yapılmasına imkan sağlandı. Böylece, bu hususta yaşanan sorun da giderilmiş oldu. Ancak, bunun için konutun hem yapı kullanma izin belgesinin alınması hem de tapuda mülkiyet devrinin yapılması gerekiyor. Bu şartlardan birisi eksikse, Tebliğe göre prosedür yapılamıyor, iade için çileli süreç başlıyor !
İkincisi ise, şirket ortakları ve ilişkili kişilere yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleştirilerek yapılan konut teslimlerinden doğan KDV iadeleri hakkında. Yapı kullanma izin belgesi alınmış olan konutların şirket ortakları ve ilişkili kişilere tapuda mülkiyet devri gerçekleştirilerek teslimi durumunda, bu teslimlerden doğan KDV’ler başkaca bir şart aranılmaksızın müteahhitlere iade edilecek.
Gecikilmiş olmakla birlikte, bundan sonrası için olumlu bir düzenleme.
Ancak, bu sonuçlara ulaşabilmek için Tebliğ düzenlemesi ve bu hususta önceki tarihlerde verilmiş birçok özelgenin birkaç defa dikkatlice okunması gerekiyor ! Bize göre yeni düzenlemelerde dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden birisi de, düzenlenen konunun net olarak belirtilmesi. Çünkü, net bir şekilde belirtilmeyen her konu kafa karışıklıklarına ve farklı yorumlara neden oluyor.
Ayrıca, KDV iadesi konut sektörü için oldukça önemli, hem de bu pandemi döneminde ! İade süresinin geciktirilmeyerek hızlandırılması, iade tutarlarının amacını aşan yorum ve görüşlerle azaltılmaması, lüzumsuz belge istenilmemesi gerekir.